Gebeliğin
İlk 3 Ayı;
Gebelik
tarihine ne kadar erken başlanırsa sonuçlar anne ve bebek açısından o kadar
sağlıklı olacaktır. İzlemeye detaylı bir öykü alımı, genel bulgular, özgeçmiş,
sistemik hastalıkların sorgulanması, akraba evliliği yönünden araştırılması ile
başlayıp kayda geçirilir, gebenin boy ve kilosu kaydedilir. Ortalama gebelik
süresinde 10-12 kg. ve üzerinde kilo alınmaması ideal olandır.
Gebeliğin
11 ve 14. Haftaları;
Gebelik
haftaları arasında USG ile ense kalınlığı ölçümü, burun kemiği ölçümü yapılmalı
fetal kromozomal anomali taramasının ilk basamağı olan ikili tarama testi
yapılmalıdır.
Gebeliğin
16 ve 18. Haftaları;
Gebelik
haftaları arasında yine öncelikle en sık görülen down sendromu (mongolizm)
başta olmak üzere birtakım kromozomal anomalileri tanımamıza yarayan üçlü test
yapılmalıdır. Amniyosentez anne karnındaki bebeğin bulunduğu ortamdan
kromozomal inceleme için sıvı alma yöntemine verilen isimdir. 35 yaşın
üzerindeki anne adaylarına ve üçlü testinde riski yüksek çıkan (1/270 ve üstü)
anne adaylarına tanı amaçlı uygulanan bir prosedürdür. Riski emin ellerde ve
steril konularda çok düşüktür, binde 2 civarındadır. Bu risk en çok karşımıza
koryoamniyonit ve bebeğin kaybı olarak ortaya çıkar. Amniyosentez de bebeğe ait
kromozomlar incelenir ve down sendromu %100’e yakın bir oranda tespit edilir.
Ancak sakat gebeliğin tespiti durumunda sonlandırma kararı her zaman aileye
aittir.
Gebeliğin
20 ve 24. Haftaları;
Bu
haftalar özellikle konusunda deneyimli radyologlar tarafından yapılacak olan
detaylı USG dönemidir. Bebeğin olabilecek tüm iç ve dış fiziksel anomalileri
tespit edilebilir.
Gebeliğin
24 ve 28. Haftaları;
Arasında
gebelik şekeri taraması olan 50 gr. glukoz testi tüm gebelere uygulanır.
Standart değerlerin üzerindeki durumlarda 100 gr. glukoz testi uygulanır. Bu
testte de iki değer ve üzeri yüksek ise gebelik şekeri (gestasyonel diabet)
kabul edilerek kan şekeri takibi altında gebe bir diyetisyene konsülte edilerek
günlük kalori alımı hesaplanır. Az sayıda hasta insülin kullanımına gereksinim
duyar. Gebelik şekeri varlığı bebekte sakatlıklara yol açmaz ancak böyle
bebeklerde görülen en sık sorun doğum ağırlığında artış, normal doğum
komplikasyonlarının daha fazla görülmesidir. Ayrıca bu bebekler doğduktan sonra
akciğer sorunlarına bağlı solunum sıkıntısı, kan tablosunda glukoz ve bazı
minerallerin düşmesine bağlı olarak metabolik sorunlar yaşarlar.
Kan
uyuşmazlığı olan gebelerde uyuşmazlık iğnesi ortalama 27-28 haftada yaptırılır.
Ayrıca gebeliğin 7. Haftasından itibaren herhangi bir dönemde yaşanacak vajinal
kanamalar sonrası ve amniyosentez sonrası bu iğne rutin uygulanmalıdır.
Gebeliğin
28 ve 36. Haftaları;
Sonra
gebe kadın 36.haftaya dek 4 haftada bir görülmelidir. Kan basıncı, kilo takibi
yapılmalı, bebeğin ölçümleri kaydedilmelidir, yine bu dönemde erken doğumu
düşündürecek bulgular taranmalı, USG ile rahim ağzı boyu ölçülmeli, vajinal
akıntı sorgulanmalı, karakter değişikliği varsa vajinal kültür alınmalıdır.
Erken doğum eyleminin ve suyun erken gelmesinin (36.haftadan önce) en önemli
sebebi enfeksiyondur. Bu nedenle tüm gebelik boyunca belirli aralıklarla idrar
kültürü (hastanın şikayeti olmasa da) yapılmalı, riskli hastalardan vajinal
kültür alınmalıdır. Bu dönem gebelik tansiyonunun (preeklampsi) da
başlayabileceği dönemdir. Bu nedenle gebenin ödemi, tansiyonu ve kilosu çok
yakın takip edilmeli risk altındaki hastalar daha sık kontrole çağırılmalıdır.
36 ve 40.
Hafta arası gebelik;
İlk
pelvik muayenenin yapıldığı ve doğumun planlanmaya başladığı haftadır. Anne
veya bebekle ilgili bir sorun yoksa (annenin medikal hastalıkları, 4000 gr. ve
üzeri bebek, makat geliş) doğum normal vajinal doğum olarak planmalıdır. Anne
için de bebek için de sağlıklı ve fizyolojik olanı normal vajinal doğumdur.
Sezaryen doğum asla vajinal doğuma bir alternatif değildir. Normal doğumun
gerçekleşmeyeceği veya komplikasyonlu gerçekleşebileceği durumlarda başvurulan
cerrahi bir prosedür, bir ameliyattır ve bir kadının sonsuz ameliyat olma hakkı
yoktur!
36.
gebelik haftası ile birlikte nonstress test (NST) denilen bebeğin anne
karnındaki iyilik halini gösteren teste başlanır. Ve doğuma kadar dönem dönem
tekrarlanır. Son derece basit ancak o derece kıymetli bir testtir. Bebeğin
fizyolojik durumunu ortaya koyar.
Doğum
eylemi esnasında da bu cihaz ile bebeğin kalp atımları yakından takip edilerek
rahim kasılmaları ile olan ilişkisi gözlemlenir. Yani bebek içerden dışarıya
“ben iyiyim. Bu doğum eylemini sorunsuz tamamlayabilirim” mesajını bize verir.
36. gebelik haftası itibariyle anne adayına emzirme eğitimi verilip meme
bezlerinin muayenesi yapılır, olabilecek sorunlar önceden tespit edilir.
36.
haftadan sonraki kontrol riski olmayan gebelerde 38. haftadadır. Yine annenin
kan basıncı, kilosu, ödemi, bebeğin büyüme eğrisi, suyu, plasentası
değerlendirilir.
Sonraki
kontrol 39. haftadadır. Doğum eyleminin yakınlığı tespit edilir. Bebeğin ve
annenin rutin kontrolü yapılır.
Ve 40.
Hafta Gebelik;
Artık
beklenen doğum günüdür. Doğum eylemi kendi kendine başlamıyor ise bekleme
süresi pratikte maximum 1 haftadır. Tüm gebelerin sadece %5’i kendiliğinden
beklenen doğum tarihinde doğum eylemine girerler. Gün aşımı gebelikte, gebe 2-3
günde bir görülerek eylem başlamıyor ise ortak belirlenen bir tarihte
indüksiyon (suni sancı) için yatırılır ve doğum eylemi gerçekleştirilir. Suni
sancıda uygulanan yöntem normalde anne kanında bulunan oksitosin hormonunun
kontrollü olarak serum şeklinde verilmesi ve rahim ağrılarını tetiklemesi
şeklindedir. Normal doğum ağrısından herhangi bir farkı yoktur. Baş pelvis
uygunsuzluğu, göbek kordonu problemi olmayan gebelerde bu süreç çok yüksek
oranda doğum ile sonlanır.